Kim ne derse desin, taraflar ne konuşursa konuşsun hiç eğip bükmeden söylemememiz gerekiyor ki 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimin galibi CHP’dir.

14 Mayıs ve 28 mayıs tarihlerinde yapılan milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı genel seçimini Cumhur ittifakına mensup partilere veren seçmen 31 mart tarihindeki yerel seçimde yerel yönetimlerin idaresini çok büyük oranda CHP’ye teslim etti.

31 Mart tarihinde yapılan yerel seçimden sonra CHP genel başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu istemesi pek çok noktadan eleştirilmiş olsa bile pek çok vatandaş bu durumun bundan sonrası için atılmış son derece önemli bir adım olduğunu belirtiyorlar.

Nerede ise son 20 yıldır siyasetçiler tarafından kamplaştırılan seçmen gözü kapalı bir şekilde sandık başına gidiyor ve aylar öncesinden kararlı bir şekilde oy kullanıp geliyordu.

Normal şartlarda başta AK Parti olmak üzere Cumhur ittifakına mensup siyasi partilerin 31 mart tarihinde yapılan yerel seçimden galip gelmesi bekleniyordu, ancak sandık başına giderken inceden inceye hesap yapan seçmen sandıklar açıldığında “Genel seçimleri Cumhur ittifakına verdim ancak o tarafta belli bir şımarıklık var, dolayısı ile yerel yönetimleri CHP’ye verip dengeyi sağlamak istiyorum” diyerek iktidara cezayı kesti.

31 mart sonrası CHP genel başkanı Özgür Özel’in konuşmalarını ve bu konuşmalara bağlı olarak atacağı adımları son derece önemli görüyoruz zira şu sıralar bizim her zamankinden daha fazla uzlaşmaya ve birbirimizi dinlemeye ihtiyacımız bulunuyor.

Normal şartlarda seçmenin birbiri ile fazla bir derdi yok, Ancak yazımızın başında da belirttiğimiz gibi siyasi partilerin genel başkanları en azından kendi seçmen kitlelerini konsolide edebilmek adına uyguladıkları sertlik politikaları ister istemez seçmeni de etkiliyor.

Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nüfusun yüzde 95’lik bölümünü direk olarak etkiliyor, Gelinen noktada uzlaşmanın olmadığı iktidardaki parti yada partilerin “bizim dediğimiz doğrudur, takip ettiğimiz politika iyidir” şeklindeki açıklamaları işleri iyiden iyiye içerisinden çıkılamaz bir hale getirdi.

Önümüzdeki günlerde uzlaşma adına siyasi parti genel başkanlarının atacakları adımlar Türkiye’nin bundan sonraki yol haritasının belirlenmesi açısından çok önemlidir.

Uzlaşmanın olmadığı, kimsenin kimseyi duymadığı bir siyasi süreç bize faydadan çok zarar getirecektir.

Uzlaşmaktan, birbirimizi dinlemekten, sağduyulu davranmaktan başka çaremiz kalmadı.

İçerisinde bulunduğumuz bu zor durumdan kurtulmanın tek çaresi uzlaşmaktır.

Diğer seçenekleri düşünmek bile istemiyoruz.