Üzerinden kaç yıl geçti hatırlamıyoruz
Birisi evde perdenin alev almasından diğeri de gazetede baskıdan artan hurda kağıtların tutuşmasından çıkan iki acı yangın ile karşı karşıya kalmıştık.
O günden bu güne kadar geçen zaman dilimi içerisinde meydana gelen yangınları ve o yangın ile karşı karşıya kalan insan-hayvan- ağaç yani canlı olan kim varsa onların duydukları endişe ve korkuyu anlatacak bir ifade olduğunu sanmıyoruz.
Başımıza gelen iki yangın felaketinden sonra bölgede bir sanayi kuruluşunda başlayan ve günlerce devam eden yangında itfaiye teşkilatının nasıl zorda kaldıklarına şahit olmuştuk.
Birbirini takip eden o zamanlarda yangın ile mücadeleyi çok iyi bilen konusunda uzmanlaşmış bir itfaiye müdürüne “-Biz yangınlar karşısında neden bu kadar savunmasız kalıyoruz?” sorusunu yöneltmiştik.
İtfaiye müdürü bize “-Yüksel bey Avrupa’da özellikle ABD’de en zor sınavlar itfaiye elemanı olmak için yapılır, söz konusu ülkelerde itfaiye görevlisi olmayan birisi isterse polis olabilir asker olabilir, bizde ise itfaiye memuru olmak için bir ihtisasa gerek yoktur, arkasında herhangi bir siyasi gücü olan kim varsa o itfaiyeci olabilir” şeklinde cevap vermişti.
Türkiye’de itfaiye daire başkanlığı bilindiği gibi Büyükşehir olan yerleşim merkezlerinde Büyükşehir belediye başkanlığına büyük şehir olmayan yerleşim merkezlerinde ise il belediye başkanlığına bağlı olarak görev yapıyor.
Bunun kısa yoldan tercümesi şudur:
O yerleşim merkezlerinde itfaiye daire başkanının kim olacağına liyakat ve ihtisas kadar Büyükşehir yada ile belediye başkanlarının siyasi tercihleri de çok ama çok önemlidir.
Son yıllarda Belediye başkanlarının itfaiye daire başkanlarını göreve getirirken çok fazla siyasi tercih yaptıklarını düşünmüyoruz.
Zira işin ucunda can var.
Peki bu yeterli mi?
Yani yangınlar ile mücadele edecek olan itfaiye daire başkanlığı belediyelerin bünyesinde mi olmalı?
Elbette ki hayır.
Son dönemlerde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde meydana gelen ve canımızı yakan orman-Otel başta olmak üzere yangınlar bizi olağanüstü büyük acılar içerisinde bırakıyor.
Yangınlar bizi iyiden iyiye çaresiz bırakmaya başladı.
Bunun birinci sebebi yetersiz araç gereç ve ekipman
İkincisi uzman personel
Üçüncüsü de artık beceriksizlik diyebileceğimiz süreç yönetim.
Orman yangınlarında hepimizi derin acılar içerisinde bırakan can kayıpları yaşanıyor.
Çok sayıda insanımız hayatını kaybediyor.
Çok ama çok üzülüyoruz.
Bazı yangınlarda da yönettiler çıkıp “Can kaybımızı yok” şeklinde açıklama yapıyor.
Yangında kaybettiğimiz hayvanlar
Yangında kaybettiğimiz ağaçlar bitkiler.
Gözümüzün önünde hepsi yanıp küle dönüyorlar.
Söz konusu yangınların durup duracağı yok.
İtfaiye başkanlıları yarından tezi yok bağımsız bir kurum olmalı.
Belediyelerin dışına taşınmalı.
Hatta ve hatta bir “İtfaiye bakanlığı” oluşturulmalı.
Şimdi bazı okuyucular çıkıp “Yaz mevsiminde meydana gelen orman yangınları için bakanlık kurulurmu?” diye sorabilir.
Bu tür yangınların artık belediye bünyesindeki İtfaiye daire başkanlıkları yada Orman genel müdürlüğüne bağlı ekipler ile söndürülemeyeceği çok net ortada.
Askerlikte “Bir orduyu elli yıl beslersiniz ihtiyaç olmaz ancak elli birinci sene ihtiyaç olabilir” şeklinde harika bir tespit var.
Kışın çıkan tatil bölgelerinde, İş yerlerinde ve bir sürür kurum kuruluşta meydana gelen yangınlarda çok sayıda insanımızı hayatını kaybediyor.
İşin ekonomik kaybını yazma gerek bile duymuyoruz.
İtfaiyeciliğin bizim ülkemizde henüz bir görev tanımı yok.
Yangınlara karşı can siparane mücadele eden bir itfaiyecinin 50 bin lira maaş aldığını sanmıyoruz.
Bu noktada sıkıntı çok büyük.
Vatandaşlarımızın da artık bu kayıplar karşısında tahammülü kalmadı.
Yangın ile mücadelenin artık masaya yatırılıp tek başına ele alınmasının zamanı geldi de geçti bile.
Yangınlarda verdiğimiz kayıpları artık kınama ile taziye ile geçiştirebileceğimiz bir noktada değiliz.
Memleketin dört bir tarafında ormanlar yanıyor
İnsanları kaybediyoruz
Hayvanları kaybediyoruz.
Ağaçları bitkileri kaybediyoruz.
Lütfen biraz daha fazla sağduyu.
Biraz daha ihtiyat.
Artık yangınlara da yangınlarda kaybettiğimiz canlılara da tahammülümüz kalmadı.
Kesin ve kalıcı çözüm bekliyoruz.