Bütün canlıların ortak özelliklerinden biri de şüphesiz ki duygularıdır. Biz insanlar duygularımızı bazen gizlemeyi tercih eder bazen de onları anlık olarak yaşamaya çalışırız.

İnsanoğlu duygular arasında geçişler yapabilen, duygularına yön verebilen ve en önemlisi de onların oluşumunda birebir etki gösterebilen tek canlıdır.

Peki, duygular dediğimiz zaman beynimizde nasıl bir etkileşim ortaya çıkar?

Duygularımızın ortaya çıkmasında ki kişisel ve çevresel nedenler nelerdir?

Yaşamakta olduğumuz bir duyguya vermiş olduğumuz tepkimenin temeli nereye dayanmaktadır?

İnsan, duygularını nasıl yönlendirebilir?

Gelin hep birlikte bu soruların cevaplarını ararken kendi duygularımızın temeline inemeye, onlara yön vermeye ve onları yeniden ve artık istediğimiz gibi şekillendirmeye çalışalım.

Duygular, genellikle ruh hali, mizaç, kişilik, eğitim, motivasyon, duyguya bağlı tecrübe gibi konularla iç içe geçmiş durumlardır. Duygular, genel olarak ne zaman ortaya çıktığı ve başlangıç kaynağı belli olan, çoğu zaman kısa süreli ve geçicidir.

Duygu durumu ile en çok karıştırılan durum olan ruh hali ise; genellikle daha uzun sürelidir ve herhangi bir belirlilikleri olmayabilir.

Öncelikli olarak o an için hissetmekte olduğumuz şeyin duygu mu yoksa bir ruh hali mi olduğunu çözümlememiz gerekir. Duygular genellikle istemsiz olarak farklı yoğunlukla görünebilir.

Olumlu veya olumsuz olarak 2 farklı duruma sahip olan duyguların, araştırmalar sonucunda onlarca kombinasyona sahip olduğu ancak, evrensel olarak en belirgin olan 6 Duygu Türünün bulunduğu kabullenilmiştir.
Araştırmalar sonucu kabullenilen Evrensel duyguları başlıklar halinde kısa kısa tanıyalım;



MUTLULUK: Mutluluk duygu durumunu insanın kendi için vermiş olduğu bir ödüllendirme olarak tabir etmek sanırım yanlış olmaz. Bilgi, tecrübe ve konuya ilişkin kişi veya kişilerin içinde bulunduğu, bireyin isteği veya kabullenebileceği, ruhsal olarak ihtiyaç hissettiği veya tercih ettiği bir durumun olumlu yönde sonuçlanması ile ortaya çıkar. Haliyle, Olumlu bir duygudur.



ÜZÜNTÜ: Üzüntü durumu, mutluluk duygu durumunda gerçekleşen olgu veya oluşumların tam zıt durumudur. Bilgi ve tecrübeye bağlı olarak kişinin kabullenmek istemediği, ruhsal olarak bir ihtiyaç yerine bir istenmeyen olarak tanımlayabileceği, duruma bağlı olarak içinde bulunan kişi veya kişilere karşı oluşturulmuş olan değerlere bağlı, bireyin fiziki ve ruhsal olarak dinginleştiren bir durumdur. Haliyle , Olumsuz bir duygudur.

KORKU: Korku, diğer duygu durumları gibi bütün canlılar tarafından aniden ortaya çıkan, bilgi ve tecrübeye dayalı olarak somut veya olası bir tehlikeye karşı gösterilen bir reaksiyondur. Bu durum ne kadar gerçek veya ne kadar kişinin algılamış olduğu bir durum olsa da, kişide savaş ya da kaç tepkimesine yol açar. Haliyle, Olumsuz bir duygudur.



İĞRENME: İğrenme duygusu, bireyin yine bilgi ve tecrübesine bağlı olarak kendine yakın görmediği, bilakis zıt bir hissiyat olarak algıladığı itici bulduğu durumlara refleks olarak vermiş olduğu bir tepkime duygusudur. Haliyle, Olumsuz bir duygudur.




ŞAŞKINLIK: Şaşkınlık, kişinin karşılaşmayı beklemediği bir durum ile karşılaşmasının artından olaya, konuya veya kişiye refleks olarak vermiş olduğu bir tepkidir. Genel olarak net bir ifadesi bulunmamak ile birlikte özellikle yüz hatlarında somut ve belirgin ifadeler oluşturmaktadır. Şaşkınlık duygusu, konuya ve/veya karşı taraf kişisine bağlı olarak Olumlu, Olumsuz veya Nötr bir duygudur.




ÖFKE: Öfke, kişinin haz almasına engel olan, bilgi ve tecrübesi ile olguya ve/veya karşı taraf kişisine karşı vermiş olduğu bir tepkimedir. Öfke, hayatta kalmak için gerekli olan ve zaman zaman ihtiyaç duyduğumuz duygu durumları arasında en çok zarar verebilecek potansiyele sahip olan duygu durumudur. Haliyle, Olumsuz bir duygudur.

Araştırmacılar tarafından duyguların oluşumunda; Fizyolojik, Bilişsel ve Davranışsal tepkilerin birbiri ile bağlantılı olarak hareket ettiği ve ortak bir tepkime ortaya çıkardığı kabul edilmektedir. Duygularımız, sözlerimiz, beden dilimiz, ses tonumuz ve davranışlarımız olarak karşı tarafa kontrollü veya kontrolsüz şekilde aktarılmaktadır.

Kişi, duyguların kontrolünü elde tutmak isteyerek onlara zamansal veya duruma bağlı olarak yön verebilmektedir. Bu sayede olumsuz bir duyguya verebileceği yanlış veya gereksiz bir tepkinin olası sonuçlarına da maruz kalmayacak ve sonuçların doğurabileceği olumsuz duygu durumlarından da kaçınmış olacaktır.

Duygularımızın beynimizde ki yeri Limbik Sistem olarak kabullenilmiştir. Limbik sistemin tam olarak hangi yapılardan meydana geldiği konusunda net bir tanı oluşturulamasa da, duygular ile doğrudan bağlantı olan bölümleri belirlenmiştir.

Limbik sistemimizde yer alan ve duygularımız ile doğrudan bağlantısı olduğu kabullenilen alanlar; Hipotalamuz, Amigdala, Talamus ve Hipokampus' tür.

Tabi duygular sadece buradan oluşarak ortaya çıkıyor demek yanlış olacaktır. Veya, duyguların kontrolü sadece buralardan yapılır demek te yanlış olacaktır. Peki, kişi duygularına verdiği tepkileri nasıl kontrol edebilir?

O an içinde bulunduğu durumu nasıl kontrol altında tutabilir?

Duygular, beyinde belirli bölgelerde ki elektriklenmeler sonucu bir tepkime oluştursa da, bu elektriklenmelerin daha önceden kodlanmış olduğu bir anı, bilgi veya kabullenilmişlik bulunmaktadır.

Kişi, bir durum karşısında vermiş olduğu duygusal tepkimeye, daha önceden karşılaşmış ve o duruma bağlı olan sebep ve sonuç ve/veya kişi ilişkisi tecrübesi ile karar vermektedir. Yani, bilmediğimiz veya sıfırdan ortaya çıkan bir duruma yeni bir tepkime vermiyoruz.

Bir duyguya yüklemiş olduğumuz mana o duygu da ortaya çıkardığımız tepkimeye yön veriyor. Keza, bu duygu durumu dış kişi bazlı ortaya çıkıyorsa, o kişiye yüklenilen mana, içinde bulunulan durum ve olgu bir değerlendirme sürecine tabii tutularak duygu tepkimesi oluşturuluyor.

Kişi, bir duygunun kendisi için olan geçmişine, o duygu ile ilgili olan bilgiye ve duygunun olası sonuçlarına değinebildiği ve bu durumdan doğru cevaplar aldığı sürece duygusal tepkimelerini kontrol altında tutabilir.

Birçoğumuz çok sinirleniriz ama karşımızda ki kişiyi imkanımız olmasına rağmen öldürmeyiz değil mi?

Neden; Daha önceden, bir cinayetin haram olduğu, ağır cezaları olduğu, uzunca bir mühlet ceza yeme durumu olduğu gibi konuların öğrenilmişliği / tecrübesi / kabullenilmişliği mevcuttur. Kişi, içinde bulunduğu durumu ve varsa karşı kişiyi değerlendirerek bir tepkime oluşturacağından ötürü,

duygularının ortaya çıkaracağı tepkimeleri de hem dış hem de iç yapısal sonuçlarını belirleyerek en uygun gördüğünü yansıtmaktadır.

Duygu kontrolünde ki en önemli temel hususlardan biride; KENDİNİ DOĞRU TANIMAK olarak karşımıza çıkıyor.

Sonuç olarak; Duygular, her canlının ihtiyaç duyduğu gibi biz insanların da ihtiyaç duyduğu tepkisel bir durumdur. İnsan, farkı zaman dilimlerinde aynı duyguyu farklı ölçülerde yaşayabilmekte ve farklı tepkimeler verebilmektedir.

Burada önemli olan husus; duygulardan olası olumsuz sonuçları baz alınarak kaçmak olmadığını bilakis, her duygunun bizlere öğretmek istediği veya bizlere göstermek istediği bir etkileşiminin olduğunu bilerek her duyguyu yaşamaya çalışmaktır.

Duygusal tepkimelerin beyinde meydana getireceği elektriklenmelerin diğer elektriklenmelere de olumlu sonuçları olduğu bilim insanları tarafından kabul edilerek, olumlu veya olumsuz olan her duygunun insan için beyninde bir elektriklenme meydana getirdiği ve bu elektriklenmenin beynin biyolojik yapısı adına gerekli olduğu söylenilmektedir.

Bunlara benim de eklemek istediğim; Duygularınızdan kesinlikle kaçmayın.

Onları hissedin, onları yaşayın, onları dinleyin.

O duygunun neden o an ve/veya o kişiye karşı belirdiğini bulmaya çalışın.

Temeline inin ve o an o duygu ile ilgili o tepkiyi vermenizin sebebini bulmaya çalışın. Öyle mi öğrendin, örnek aldığın insanın davranışı mı öyle vs.

Yada, sen o duygudan kaçtığın için mi o kişiye o tepki de bulundun?

Bütün duygularınızı yaşayabildiğiniz kadar yaşayıp, onları hissedebildiğiniz kadar derinde hissedin ancak, HEM DUYGUSAL HEM DE BENLİK OLARAK KONTRTOLÜNÜZÜ KAYBETMEYİN. Duygularınızın sizi yönetmesine izin vermeyin.

Onlara kendinizi kaptırıp kendi benliğinizden uzaklaşmayın.

Bunu yapabilmenizin en etkili yöntemi ise;

KENDİNİZİ DOĞRU TANIMANIZ ve HEDEFLERİNİZE, HAYALLERİNİZE, KENDİNİZE GÜVENMENİZ OLACAKTIR...






"Duygularınızla tanışın ve bırakın size söylemek istediklerini söylesinler. Duygular, kendinizi doğru tanıyabilmeniz için en etkili dostlarınızdan biridir. " Aydın Akdaş