Günübirlik rotamızın durağı, Kocaeli’nin sakinliğiyle ünlenen Karamürsel ilçesi idi.
Önceden internette Karamürsel'de gezilecek ve görülmeye değer yerlerini araştırınca, önümüze çok bir seçenek sunulmadı.
Ama yine de biz körfezin bir ucundan diğer ucunu görmeye gittik.
Osmangazi Köprüsü çok pahalı,
İzmit üzeri yol çok kalabalık olduğu için Gebze’den aracımız ile Hereke’ye, oradan yolcu gemisi ile Karamürsel’e geçtik. İyi ki de böyle yaptık...
Çünkü İzmit Körfezi’ni karşıdan karşıya geçerken; sol tarafımızda körfezin güzel mavi manzarası, sağ tarafımızda üstünden geçmeye korktuğumuz, bol bol seyrettiğimiz, heybetli Osmangazi Köprüsü, arkamızda al bayrağımızın sonsuza dek dalgalanacağı Hereke Kalesi, tarihi halı fabrikası,
II.Abdülhamid’in Alman İmparatoru II.Wilhelm için yaptırdığı köşk, tarihi Sümer Camii ve önümüzde uçsuz bucaksız sahili ile yeşil Karamürsel...
Karamürsel’de gemiden inip sıra sıra dizilen küçük dükkânlarından oluşan çarşıyı gezmeye başladık.
Çarşıda, eşi ve benzeri olmayan, ünü ülke sınırlarını aşan Karamürsel sepetini aradık ama ilginç bir şekilde Karamürsel çarşıda göremedik.
Çarşının içinden geçerek, Kocaeli-Yalova yolunun kenarında bulunan Karamürsel Bey Mezarını ziyaret ediyoruz.
Osmanlı Devleti’nin ilk kaptan-ı deryası olarak tarihe geçen Karamürsel Bey,
Osmanlı Devleti’nin donanmasını geliştirmede önemli bir rol oynamıştır.
Karamürsel Bey’in asıl adı Mürsel’dir.
Pelekanon Savaşı (Pelekanon veya Maltepe Muharebesi, Osmanlı Beyliği'nin Anadolu'nun batısında ve Kocaeli yarımadasındaki fetihleri ve İznik'i kuşatmaları sebebiyle 10-11 Haziran 1329 tarihinde Bizans İmparatoru III. Andronikos ile Orhan Bey komutasındaki iki ordu arasında yapılan muharebedir.) sırasındaki gözü pek tavırları ve kahramanlıkları sayesinde Orhan Gazi tarafından “Kara” lakabına layık görülmüştür.
1329 senesinde vefat ettiği bilinen Karamürsel Bey’in mezarının üst bölümü çadırı andıran, dört ayak üzerine örtülmüş bir yapı gibidir.
Türk denizciliğinin atası olan Karamürsel Bey’in mezarını ziyaretten sonra Karamürdel'in sakin ve küçük çarşısından tekrar geçerek çok uzun sahiline indik.
Uzun, yeşil ve temiz Karamürsel sahilinde güneşin batısını doyasıya seyredebiliyorsunuz.
Sahil boyunca yetişkinlerin spor yapabileceği, çocukların oyun oynayabileceği aletler çok planlı bir şekilde yerleştirilmiş.
Bakımlı çimler, ağaçlar ve çiçekler ile yemyeşil bir ortam oluşturulmuş.
Kıyıyı şenlendiren küçük küçük balıkçı teknelerini, balık tutmaya çalışan oltacıları ve onlardan balık bekleyen kedileri seyrediyoruz.
Belli yerlerde kafeler, lokantalar, balık restoranları sahili işgal etmiş olsa bile huzurlu bir şekilde gezebiliyorsunuz.
Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu Gazanfer Bilge, Karamürsel’e ilk Altınkemer’i (Üç yıl üst üste fire vermeden Kırkpınar'da şampiyon olan başpehlivan altın kemerin daimi sahibi olur) kazandıran Aydın Demir,
Toplam dokuz kez Kırkpınar Başpehlivanı olmuş Ahmet Taşçı gibi pehlivanlar çıkarmış Karamürsel’de güreşen iki pehlivan heykeli sahilde kendine yer bulmuş.
Mustafa Kemal Atatürk'ün 24 Temmuz 1933 yılında Karamürsel’e geldiğinde ilk ziyaretinde bulunduğu tarihi, küçük, taş bina restore edilmiş ve ziyarete sunulmuş.
1999 yılında tüm Körfez’i etkileyen büyük depremde şehit olanları ve o zor günleri unutmamak için yapılmış “Deprem Şehitleri Anıtı”nı hüzün ile ziyaret ediyoruz.
Yine hemen yanında vatan millet için canını veda edenlere saygı için oluşturulmuş “Tüm Şehitler Anıtı” da saygı ile selamlıyoruz.
Gebze'nin hızlı insan temposu burada yavaş olduğunu gözlemledik.
İnsanların acelesi hiç yok.
Huzurlu ve mutlu bir sakin hayat sürmeleri belediyenin de sloganına yansımış, “Huzurun Başkenti Karamürsel”.