Bir yıl daha geçiyor…
Takvim yaprakları sessizce koparken, insanın içinden de bir şeyler eksiliyor sanki.
Her yeni gün, bir eski günden izler taşıyor; her giden ay, omuzlarımızda biraz daha ağırlık bırakıyor.
Bir yılın daha sonuna gelirken insan, durmuş bir saatin tiktaklarını bile duyar gibi oluyor.
Bu yıl da acılarımız oldu, sevinçlerimiz oldu; yarım kalan hayallerimiz, tamamına erdi sanıp yine yarım bıraktıklarımız…
Öğrendiğimiz dersler oldu; kimini göğsümüzü gere gere taşıdık, kimini içimize atıp kimseye söyleyemedik.
Zaman dediğin, bir nehir misali akıyor; bizse nehrin kıyısında bekleyen yolcularız.
Akan suya elimizi daldırsak bile, yakaladığımız her damla avuçlarımızdan süzülüp gidiyor.
Çünkü zaman, tutulmayan, saklanmayan, geri gelmeyen tek misafirdir.
Bir yıl daha geçiyor…
Bazı dostlukların gerçek yüzünü gördük; sahte tebessümlere kanmayacak kadar büyüdük.
Bazı insanları sonsuza kadar kaybettik, bazılarına sıkı sıkıya sarıldık.
Unuttuğumuzu sandığımız yaralar yeniden kanadı; unutmaktan korktuklarımızı ise gönlümüzün en sessiz odasına sakladık.
Ve geçip giden bu yılın ardından geriye dönüp baktığımızda, aslında en çok kendimize şaşırıyoruz.
Ne kadar güçlüymüşüz meğer…
Bunca yükü, kimseye söylemediğimiz dertleri, içimize gömdüğümüz haykırışları taşıyabilmişiz.
Gece sessizlik çöktüğünde yüzümüze vuran yalnızlığı bile, sabaha kadar yoğurup sabır denen bir ekmeğe dönüştürmüşüz.
Belki kimse bilmedi ama biz, kendi iç savaşımızı sessizce kazanıp yine hayata dönmüşüz.
Ve işte tam da bu yüzden, yeni yıldan korkmuyoruz artık;
çünkü insan bir kez kendine rağmen ayakta kalmayı öğrendiyse, hiçbir fırtına onu kolay kolay yıkamaz.
Ama bir yıl daha geçerken şunu da öğrendik:
Her bitiş, bir başlangıcın kapısıdır.
Her gözyaşı, sonraki tebessümün mayasıdır.
Her karanlık, sabahı biraz daha kıymetli yapar.
Yeni bir yıl gelirken kim bilir neler getirecek…
Belki hayallerimizin izini;
belki hiç beklemediğimiz bir güzelliği;
belki de bizi sınayacak yeni bir fırtınayı…
Ama her ne olursa olsun, artık biliyoruz ki:
Hiçbir yol, yürümeye değer olmayan bir yol değildir.
Hiçbir acı, insana bir şey öğretmeden gitmez.
Hiçbir umut, tamamen ölmez…
Hep bir köşede, küllenmiş bir ateş gibi yeniden yanacağı günü bekler.
Bir yıl daha geçiyor…
Ve biz, hem aynı hem bambaşka insanlar olarak,
yeni günlerin kapısında sessizce duruyoruz.
Bir yıl daha geçiyor…
Ama umut, hâlâ elimizde.