Kendimizi bildik bileli siyasetin içerisindeyiz.

Ömrümüz kongreler ile genel kurullar ile geçti.

Siyaset önceleri yerelden Ankara’ya çekilmiş değildi.

O yüzden olsa gerek kongreler kıran kırana geçerdi.

İktidarda bulunan siyasi partilerin kongrelerindeki mücadeleye bir anlam yüklenebilir.

Ancak iktidar ile uzaktan yakından ilgisi alakası bulunmayan daha doğrusu iktidara gelmesi mümkün görünmeyen siyasi partilerde de kıran kırana kongreler yapılıyordu.

İki listeli

Üç listeli

Dört listeli

Hatta beş listeli kongrelerin tam ortasına çok ama çok fazla şekilde düşmüşlüğümüz var.

Daha on on beş gün önce bir arada olduğunuz aynı idealler peşinde koştuğunuz kendi partinize mensup arkadaşlarımız oluyor.

Ancak kongre yaklaştıkça aradaki kamplaşma da iyiden iyiye netleşiyor.

O andan itibaren dostluk-arkadaşlık-kardeşlik bitiyor.

Sebep?

Sadece ve sadece kazanma arzusu.

Hal böyle olunca kırılma-darılma kaçınılmaz.

Her kongre sırasında salonda hiç hafife alınmayacak bir gerginlik başlar.

Kongre ortadadır çoğu zaman.

Söz konusu gerginliğin önce tartışmaya sonra münakaşaya en sonunda da yumruklu kavgaya dönüşmesi için bir kıvılcım yeterli olur.

Küfür-kafir-hakaret diz boyu.

Akşam mesai bitip sandıklar açılıncaya kadar söz konusu kavga ve tartışma hiç bitmez.

Ancak bilindiği gibi aday kaç tane olursa olsun kazanan bir tane.

Oylar sayılmaya başlanıp kazanan taraf aşağı yukarı belli olmaya başlayınca bir anda salonun boşalmaya başladığını görürsünüz.

O zamana kadar yaşanılan dostluklar arkadaşlıklar bir abda askıya alınır.

Ne zamana kadar?

Tüm partililerin ortak tanıdığı olan birisinin cenazesine yada düğün cemiyetine kadar.

Cenazeler yada düğünler azda olsa kırgınlıkların sona ermesine vesile olur.

Ancak aradan çok uzun yıllar geçse de sırf kongrelerde karşılıklı saflarda olundu diye birbirlerine selam vermeyen dostları biliyoruz.

Çok adaylı kongrelerde sorun bitmiyor.

Bu yüzden olsa gerek siyasi partilerin genel merkezleri son dönemlerde elden geldiği ölçüde tek adaylı kongrelerde ısrar ediyorlar.

Bu durumda anında “Bunun neresi demokrasi?” şikayetlerinin en üst noktaya çıkmasına vesile oluyor.

Tek adaylı kongreler dert.

Çok adaylı kongreler dert.

Aslında siyaset ile uğraşmamak başlı başın bir dert.

Birbirleri ile arsa davası tarla davası olmayan bir sürü insan sırf “sen kongrede benim tarafımda olmadın karşı tarafa geçtin” gerekçesi ile dostlarından vazgeçiyorlar.

Siyaset devam ediyor.

İktidar yada muhalefet devam ediyor.

Araya giden güzelim dostluklar oluyor.

Siyaset için dostları-arkadaşları kırmaya değer mi?

Değmez.

Ancak ne kadar “değmez” desek te yapılacak ilk kongrede taraf olmaktan da asla vazgeçemiyoruz.

Zira siyasetin kendisi zaten karşıtlık üzerine kurulu.