Geçtiğimiz 2024 yılının ekim ayında başlatılan “Çözüm süreci” 86 milyon vatandaşımızın gözleri önünde cereyan ediyor.

İçerisinde bulunduğumuz günlerde tartışılan “Çözüm sürecinin “bir önceki denemesi bilindiği gibi vatandaşlarımızın aşırı tepki vermesi dolayısı ile bir anda sona erdirilmişti.

Geçtiğimiz yıl başlatılan “Çözüm süreci” ile ilgili süreç bambaşka.

Süreci başlatanlar en ufak bir müdahale istemiyorlar.

Yani top yekün bir harekat mevcut.

50 bin kişinin katiline “katil” demek bile nerede ise suç teşkil edecek.

PKK terör örgütünün TBMM’deki uzantıları fırsatı ganimet olarak gördüklerinden olsa gerek tüm güçleri ile saldırıyorlar.

Dikkat edin bölücübaşı Öcalan ilk defa “umut hakkından” bahsediyor.

14 Mayıs ve 28 mayıs 2023 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimi öncesi şu an iktidarda bulunan Cumhur ittifakına mensup siyasi partiler meydanlarda “Biz bu şekilde bir çözüm önerisini hayata geçirmek için politika geliştireceğiz” şeklinde propaganda yapsalardı seçmenden böyle bir destek alabilirlermiydi ? sorusunun cevabı “kesinlikle hayır” olacaktır.

Akıl almaz işler oluyor.

TBMM çatısı altında meclisi yöneten DEM partili grup başkan vekili “ Öcalan kendisi ile ilgili kullanılan dilden rahatsız bu şekilde bir dil kullanılan medya mensupları durdurulsun” şeklinde görüş belirtiyor.

1984 yılında PKK terör örgütünün Siirt’in Eruh ilçesinde başlattığı kalkışmanın üzerinden 41 yıl geçti.

Geçen 41 yıllık zaman dilimi içerisinde 50 bin kişi hayatını kaybetti.

Yurt dışındaki işbirlikçiler ile birlikte hareket eden PKK terör örgütü ile girişilen mücadelenin bize olan ekonomik zararı milyarlarca dolar.

Sayısını unuttuğumuz kadar şehit.

Mücadele sırasında vücudunun bir uzvunu kaybetmiş gazilerimiz.

Hayat arkadaşını kaybeden eşler.

Babasız kalan çocuklar.

Evlatlarını kaybeden anneler babalar

İçimizi yakan ve bizi derin acılar içerisinde bırakan hikayeler.

Şimdi bu anlattıklarımız hiç olmamış gibi bir davranış bekleniyor.

Olup bitenleri hafızalarınızdan silin” deniliyor.

Bir kesimin “yıkım süreci” olarak tanımladığı bu sürece karşı gelenler adeta linç ediliyor.

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret ediliyor.

Türkiye Cumhuriyetini savunan kim varsa belirttiğimiz gibi anında linç ediliyor.

Vatandaş en kalabalık toplantıların yapıldığı alanlarda hayata geçirilmek istenilen “Çözüm sürecine” olağanüstü tepki veriyor.

Ancak şu aşamada vatandaşın ne dediğine bakan yok.

Çünkü “çözüm sürecinin” her gün biraz daha fazla akamete uğradığı çeklinde bir gerçek var.

Böyle bir durumda.

Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” şeklinde düşünmekten başka bir yol veremiyoruz.

Allah sonumuzu hayır etsin.