Ne gülen yüzün kaldı bana, ne de tutacak bir dalın. Sözlerin eskisi kadar teselli etmiyor artık, rüzgarın içimi serinletmiyor. Nereye gitsem aynı sitem dolu sessizlik, hangi yöne baksam gözlerim bir sığınağı arıyor.
Bir zamanlar umutla baktığım sabahlar vardı. Güneş seninle başka doğardı, ama şimdi o ışık gözlerimi değil, kalbimi yakıyor. Umutlarım avuçlarımdan kum gibi süzüldü. Sen tutmadın elimden, ben de düşüşe razı oldum.
Sana darıldım hayat, çünkü ben seni dost bildim.
Dertleri sabırla omuzladım, acılara göğüs gerdim. Lakin sen, her defasında bir adım geri çekildin. En ihtiyacım olduğu anlarda, yüz çevirdin bana. Hep "sabret" dedin, sabrettim. "Bekle" dedin, bekledim. Ama hiçbir bekleyiş, beni kendime kavuşturmadı.
İçimde kırılmış aynalar var şimdi… Her bir parçası geçmişten kalma yaralarla dolu. Ve her biri beni başka bir yalnızlığa yansıtıyor. Dost sandıklarım yolunu şaştı, sevdiklerim birer birer sırt döndü. Sen ise sadece izledin.
Belki de en çok bu yüzden darıldım sana…
Çünkü ben senden bir mucize beklemedim, sadece biraz anlayış, biraz huzur istedim. Sen ise koca bir sessizlikle cevap verdin.
Ben senden ne istedim ki hayat?
Biraz huzur, biraz sadakat, azıcık da vefa…
Bir çayın deminde sığınacak bir omuz,
Bir sokak lambası gibi yolumu aydınlatacak bir dost…
Ama sen, hep karanlığı seçtin bana.
Hep en acı yanını sundun.
Ben yanarken, sen serin kalmayı bildin.
Yüreğime yüklediklerini sen bile taşıyamazsın.
Gülüşümün ardındaki fırtınayı görmedin,
Gözlerimdeki çığlığı duymadın.
Sustuklarımda boğuldum,
Sen konuşmadın bile…
Ama yine de bil istedim hayat…
Her ne kadar darılsam da sana, seni silip atamam. Çünkü seninle var oldum, seninle yoğruldum. Kırgınlığım sevgimdendir. Darılıyorsam hâlâ umudum var demektir. Belki bir gün, yeniden barışırız. Belki bir sabah, güneş içimi yine ısıtır.
Ama şimdilik…
Sana darıldım hayat. Sessizce, içimden…