Daha önce görev yaptığımız zaman dilimini saymaz isek 1988 yılından itibaren gazetecilik yapıyoruz.

O tarih itibarı ile bir taraftan sahibi olduğumuz yayın kuruluşunun patronluğunu yaparken bir taraftan günlük yazı yazmaya bir taraftan da haber merkezinin düzgün yürümesi adına sürekli haber akışını düzenli tutmaya özen gösteriyorduk.

O tarihlerde bizim bulunduğumuz bölgede gazete ve gazeteci sayısı azdı.

Bilindiği gibi bir şey az ise yine o şey mutlaka ama mutlaka kıymetli olur.

Bizde o zam anlar şimdiki zamana göre kabul etmek gerekiyor ki çok daha kıymetliydik.

İletişim teknolojisi o zamanlarda bu kadar hızlı gelişmediği için siyasetçi ve kamu kurumaların yöneticileri ile daha sık ve yüz yüze görüşmek gibi bir mecburiyetimiz vardı.

Bizim 1980 yılından itibaren pasaportumuz var.

Ancak pasaportumuzu daha fazla kullandığımız tarih 1988 yılından sonradır.

Doğruyu söylememiz gerekiyor ki o günlerde pasaportumuz bizden çok yerel yöneticilerin elinde bulunuyor, Siyasetçiler kendi bölgelerine yapacakları yatırımların dünyanın başka ülkelerinde nasıl olduğunu yerinde görebilmek adına yurt içinde ve yurt dışında ziyaretler yapıyorlardı.

Biz iki binli yılların başına kadar hangi ülkeye kaç kere gittiğimizi inanın saymayı unuttuk.

Sonra gazete ve gazeteciler çoğaldı.

Bir dönem sonra da zaten siyaset gibi gazetecilerde ikiye ayrılmış olduğundan siyasetçi bu tür seyahatleri “tarafsız gazeteciler” ile değil kendilerine yakın gazeteciler ile yapmaya başladılar.

Son dönemlerde bilinen vize zorluğu dolayısı ile herkes gibi gazetecilerinde yurt dışı seyahatleri bir miktar azaldı.

Bu vize zorluğu işin doğrusu bizim dışımızda.

Zira bizde yeşil pasaport var.

Dolayısı ile yurt dışına seyahat etmek daha kolay.

Bu teferruatı şunun için anlatmaya çalıştık.

Biz mesleğimiz gereği zaten çok okumak çok araştırmak zorundayız.

Çok uzun yıllardır hemen her gün köşe yazısı yazıyoruz.

Yanlış isim

Yanlış tarih

Yanlış mekan

Yazma şansımız yok.

Zira okuyucu beş dakika sonra arıyor ve “şu yazının şu paragrafında harf yada tarih hatası var” diye tepki veriyor.

Çok okumaktan gelen tecrübe ile biz bilgimize aşırı güveniriz.

Gece gündüz akşam sabah demeden ne bulursak okumaya çalışırız.

Son dönemlerde yeşil pasaport sayesinde yurt dışına daha kolay çıkma imkanı bulduk.

Yıllar önce gördüğümüz ülkeleri bu kez daha detaylı incelemek gibi bir mecburiyetimizi olduğunun farkına vardık.

Gittiğimiz ülkelerde eğer bir rehber varsa onu can kulağı ile dinleyip notlar alıyoruz.

Dolaştığımız mekanları en ince detayları ile anlamaya çalışıyoruz.

O ülkelerdeki insan davranışlarına dikkat ediyoruz.

Gördüklerimizi de elden geldiği ölçüde sahibi olduğumuz yayın kuruluşları aracılığı ile kamuoyu ile paylaşıyoruz.

Son dönemde üst üste gelen yurt dışı seyahatlerimizde farkına vardık ki

Çok okuyan değil çok gezen biliyor.

Bu ifadeyi bizim gibi on binlere kitap karıştıran birisinin itiraf etmesi çok zor.

Ancak hadise budur.

Kitaplarda okuduğumuz bir bölgeyi bire bir görmek o yapının duvarlarının içerisinden geçmek anlatılamayacak bir duygu.

Bu bakımdan bir kez daha farkına vardık ki

Çok okuyan değil çok gezen biliyormuş..