Kimi zaman nefes almak bile zor gelir insana…
Sanki dünya küçülür, gökyüzü alçalır, yollar daralır.
Her köşe başında bir hüzün, her adımda bir yorgunluk vardır.
Kalabalıkların ortasında yapayalnız hissedersin kendini.
İnsanlar yanından geçer ama hiçbiri gerçekten yanındaymış gibi değildir.
Dar gelir bu dünya bazen…
Ne evin huzur verir, ne sokaklar.
Ne şarkılar teselli eder, ne de sessizlik.
Bir bardak çay bile eskisi kadar ısıtmaz içini.
Çünkü içten içe bilirsin; seni anlayacak biri yoktur artık.
Gönlün geniştir ama dünya dar gelmiştir.
Hayallerin büyüktür ama duvarlar daha da büyüktür.
Bir umutla başlarsın her sabaha,
ama akşam olunca yine aynı sıkıntı sarar içini.
Belki bir dost sesiyle dağılır sanırsın o bulutlar,
ama sessizlik yine gelir, oturur yüreğinin tam ortasına.
Dar gelen dünya aslında küçük değildir,
biz büyümüşüzdür belki acılarla, belki yalnızlıklarla.
Eskiden sığdığımız yerlerde şimdi taşar olmuşuzdur.
Bir çocukken büyük gelen bu dünya,
şimdi bir odanın duvarları kadar sıkıcı ve boğucu.
Ama bilirim ki…
Her darlığın ardında bir ferahlık saklıdır.
Her yorgunluğun sonunda bir huzur,
her gözyaşının ardında bir tebessüm bekler.
Belki bugün bu dünya dar gelir bize,
ama bir gün, geniş bir yürek buluruz sığabileceğimiz…
Ve o zaman anlarız:
Dünya değil, biz dardaymışız aslında.
Bazen gece olur, herkes uyur ama senin içinde fırtına dinmez.
Bir sigaranın dumanında kaybolur düşüncelerin,
bir şarkının nakaratında boğulur yüreğin…
Kimse bilmez, kimse anlamaz;
çünkü kimsenin kalbi senin kadar yanmamıştır.
Dünya dar gelir çünkü senin derdin büyüktür.
Yürek taşır, göz saklar, dil susar ama için yanar…
Ve her yanışında biraz daha küçülür bu dünya.
Sokak lambaları bile sanki senden utanır,
ışığı kısılır, yüzünü gizler.
Belki de senin gibi hissetmeyenlere geniştir bu dünya.
Ama senin gibi sevene, senin gibi acı çekene,
bir mezar kadar dar, bir hüzün kadar sonsuzdur…