Bazı insanlar vardır; mesleğini icra etmez, yaşar…
Bir öğretmen düşün, bıraktığı izlerle ölçer başarıyı.
Gün doğmadan uyanır, kendi ışığını çocukların gözlerinde çoğaltmak için.
Yorgunluktan değil, yetiştirdiği bir fidanın boy atışını görmekten heyecan duyar.
Çünkü bilir: Bir tek yürek bile değişse, bütün dünya değişmeye başlar.

İdealist öğretmen, sınıfa sadece bilgi taşımaz; umut taşır, cesaret taşır, hayata tutunmayı öğretir.
Defterdeki boş sayfaları doldurmak değil niyeti; gönüllerde bir harf olabilmektir onunkisi.
Bazen bir bakışla anlar öğrencisini, bazen bir gülüşle bütün sınıfın havasını değiştirir.
Öğrenmenin sadece kitaplarda değil, iyilikte, paylaşmada, dürüstlükte saklı olduğunu anlatır.

O, başarının notlarla değil, düşen bir öğrenciyi kaldırmakla kazanıldığını bilir.
Her çocuğa aynı pencereden bakmaz; kiminin kalbini, kiminin hayalini, kiminin sessiz çığlığını duyar.
Belki kendi hayatında eksik kalmış sevgiyi, sınıftaki masum gözlere tamamlatır.
Belki de bir zamanlar zorlanan bir çocuğun hâlinden anladığı için bugün daha fazla sarılmayı bilir.

İdealist öğretmen; mesleğine sadakatle bağlı, hayatına anlam katma derdindedir.
Kimseden alkış beklemez, çünkü en büyük ödülün “Hocam, sayenizde başardım!” cümlesi olduğunu bilir.
Bir tebessümüyle karanlık bir günü aydınlatabilir, bir sözüyle bir ömür yol gösterir.

Ve yıllar geçer…
Sınıflar boşalır, çocuklar büyür, hayat değişir.
Ama bir idealist öğretmenin bıraktığı iz asla silinmez.
Çünkü o, sadece öğretmen değildir; bir insanın kaderine dokunan görünmez bir kahramandır.

İdealist öğretmen, çoğu zaman kendi hikâyesini saklar;
çünkü bilir ki önemli olan kendi yaraları değil, öğrencilerinin iyileşmesidir.
Bir çocuğun gözünde parlayan umudu görünce bütün yorgunluğu diner,
yıllardır taşıdığı yük hafifler.
Belki kimse bilmez ama o, sınıfa her girdiğinde
“Acaba bugün kimin hayatına iyi geleceğim?” diye düşünür.

Bazen bir öğrencisinin sessizliğine takılır…
“Evde bir derdi mi var, yoksa kalbi mi kırık?” diye sorar içinden.
Hiç kimsenin fark etmediğini fark eder,
kimsenin duymadığı bir iç çekişi duyar.
İşte onu idealist yapan da budur:
Sadece öğretmek değil, hissetmek…
Sadece yön göstermek değil, yanında durmaktır.

Gün gelir, en uslanmaz çocuğun bile gönlünde bir pencere açar.
Başını öne eğen, kendini değersiz sanan bir yüreğe
“Sen yaparsın, inanıyorum sana!” diyerek nefes olur.
Ve o çocuk yıllar sonra başarı merdivenlerini çıkarken
aklından ilk geçen yine o öğretmen olur.

Çünkü idealist öğretmen,
sadece bugün için değil;
yarınlar için çalışan koca bir yürektir.
Bir milletin geleceğini sırtında taşırken
kendi adını değil, yetiştirdiklerinin adını duyurmayı ister.

Ve bir gün sınıftan çıkan öğrenciler,
hayatın sert duvarlarına çarptıklarında
öğretmenlerinin sesini duyar içlerinde:
“Pes etme… Daha yolun başındasın.”
İşte o an anlarlar kıymetini.
Anlarlar ki bazı kahramanların pelerini yoktur;
ellerinde kalem, gönüllerinde ışık vardır.
Bu vesileyle kahraman öğretmenlerimizin "24 Kasım Öğretmenler Günü" kutlu olsun.