Ben kimseyle bir hesap içinde olmadım.
Alıp veremediğim bir kin, bir öfke, bir garez taşıyamam yüreğimde.
Ama verip de alamadıklarım var...
Bir tebessüm verip de, yerine gözyaşı aldıklarım…
Bir güven verip de, haksızlığı kucaklamak zorunda kaldıklarım…
Bir dostluk verip de, yok sayıldığım anlar var.

Ben kalpten verdim hep.
Bir beklentim olmadan, "gönül böyle ister" diyerek uzattım elimdekini.
Sözümü esirgemedim, desteğimi de…
Ama bazıları aldı her şeyi;
Hatırlamayı, dönüp bakmayı, bir “sen nasılsın?” demeyi unuttu.

Alıp veremediğim yok kimseyle...
Ama içimde bir düğüm gibi duran şeyler var:
Verdiğim sevgiyi yeri geldi hakir görenler,
Anlatmaya çalıştığım dertleri dinlemeye tenezzül etmeyenler…
Kendimden verip de, kendimi kaybettiklerim…

Ne garip değil mi?
Sen bir damla umut verirsin,
Karşıdan gelen koskoca bir vefasızlık olur.
Sen bir yudum sevgi sunarsın,
Onlar koca bir ihmal bırakır avuçlarına.
İnsan bazen en çok, iyiliğini verdiği yerden kırılıyor.

Şimdi uzaktan bakınca anlıyorum:
Bazı insanlar senin samimiyetini "zayıflık",
Vefanı "bağımlılık",
Suskunluğunu da "kabulleniş" sanıyor.
Ama yanılıyorlar.

Ben sadece içimdeki insanı koruyorum.
Kırgınlık biriktirip kinlenmemek için susuyorum.
Ve belki de en çok bu yüzden yoruluyorum.

Çünkü bazı sözler boğazda düğüm olur da,
Söyleyemezsin kimseye…
Bazı acılar sessizlikle taşınır,
Ve en çok o zaman anlaşılmaz insan.

Evet, alıp veremediğim kimse yok.
Ama verip de geri dönmeyen,
Yolun yarısında elimi bırakan,
Ve en çok da “ben varım” deyip yarı yolda çekenler var…

Bazı şeyler geri alınmıyor,
Kalpte iz bırakıyor sadece.
Ve insan öğrendikçe susuyor,
Sevdikçe uzaklaşıyor.

Ben artık geri istemiyorum hiçbir şeyi.
Sadece içimdeki o temiz niyeti,
Kirlenmemiş hâliyle korumaya çalışıyorum.
Gerisi…
Bir kalbin kaldırabileceği kadar ağırlık sadece.

Çünkü ben hâlâ inanıyorum;
İyi olmak kaybettirmez insana…
Belki erken yorulursun, belki yanlış ellerde tüketilirsin,
Ama sonunda kalbin hep kazanan olur.