Hayat, bazen bizi hiç istemediğimiz yollara sürükler. Bir bakmışız, sevdayla açan gönül bahçemiz, ayrılığın fırtınalarıyla savrulmuş. Her şeyin başladığı o sıcak tebessüm, bir gün bitişin soğuk rüzgârına karışır. İnsan, en çok da yarım kalmış sözlerin, söylenememiş cümlelerin yükünü taşır içinde.

Ayrılık öyle bir sarmaldır ki, insanı hem geçmişin hatıralarına bağlar hem de geleceğin belirsizliğine iter. Kalbin bir yanı hâlâ eski günleri özlerken, diğer yanı kırık dökük umutlarla yeni yollar arar. Ne tam unutabilirsin, ne de tam geri dönebilirsin. Bir bakarsın, dünün hayaliyle bugünün gerçeği çatışır.

Ayrılığın sarmalında insan, en çok da kendi yalnızlığının yankısını duyar. Kalabalıkların içinde bile yapayalnız hisseder. Çünkü ayrılık, sadece iki insanın uzaklaşması değildir; kalbin yarısının ondan kopup gitmesidir.

Bazen geceler daha uzun gelir, uykular kaçak olur. Her köşe başında, her şarkının nakaratında bir hatıra saklıdır. Anılar, zihne ince ince işlenmiş bir nakış gibi yeniden belirir. Gözlerin dalar, kalemin titrer, yüreğin sızlar.

Ve insan anlar ki; ayrılıklar sadece sevgiliden değil, bazen dosttan, bazen hayallerden, bazen de kendinden olur. En acısı ise, insanın kendi içinde yaşadığı ayrılıktır. Umutlarından kopmak, hayallerini yitirmek, aslında en derin vedadır.

Ayrılığın sarmalında insan, çoğu zaman kalbine sorular sorar:
“Neden böyle oldu? Nerede hata yaptım? Yoksa kader miydi bizi ayıran?”
Cevaplar ise çoğu zaman sessizliğe gizlenir. Çünkü ayrılıklar, bazen ne mantıkla ne de sözlerle açıklanır.

Kalpte kalan boşluğu doldurmak kolay değildir. Ne yeni insanlar ne de yeni şehirler o boşluğu kapatır. Çünkü insan, aslında bir kişiyi değil, onunla yaşadığı zamanı, paylaşılan hisleri ve dokunulmamış hayalleri özler.

Bir bakarsın, ayrılığın ardından hayat devam eder, ama hiçbir şey aynı kalmaz. Gülüşler biraz eksik, sevinçler biraz yarım olur. Ve insan, her mutluluğun içinde bile bir hüzün izi taşır.

Fakat yine de ayrılıklar, insana güç katar. Acının içinden doğan sabır, insanı olgunlaştırır. Gözyaşının ardından gelen sessizlik, insana kendiyle yüzleşmeyi öğretir. En önemlisi de, ayrılık insana şunu hatırlatır: Sevdiklerimizi yaşarken kıymet bilmek gerekir. Çünkü hiçbir veda beklenildiği kadar hazırlıklı değildir.

Ve insan bilir ki; ayrılığın sarmalında ne kadar kaybolursa kaybolsun, kalpteki gerçek sevda, bir gün yolunu mutlaka bulur.